Kentte, Kent ve Kırsal Kültür Çatışması

Kentte, Kent ve Kırsal Kültür Çatışması

            Ülkemiz gelişmekte ve sanayileşme sürecinde olan bir toplum olduğundan kırsal kesimden kentlere göçün sıkça görüldüğü bir ülkedir. Bu göçle birlikte kentte ekonomik, kültürel, sosyal ve psikolojik birtakım farklılıklar görülmesi olasıdır. Çünkü her kesim kendi içinde bir kültür ve değerler toplamına sahiptir. Kişi hangi kesimde yetişmiş ve büyümüşse oranın kültürünü benimser ve hayatını ona göre şekillendirir.
            Bu göç sonucunda kentlerde, hem kent insanlarında hem de kırsal kesimden gelenler arasında kültürel farklılıklar sonucu çatışmalara rastlayabiliriz. Her ne kadar kent yaşamına uyum sağlamak için bazı davranışlar ve düşünceler değişse de kalıp yargılar benzer şekilde kalabiliyor. Bu uyum sürecinde birtakım zorlukların yaşanması kaçınılmazdır. Öncelikle kırsal kesimden gelenler en çok ekonomik sorunları iyileştirebilmek amacıyla geldiği için bir an önce iş bulup maddi açıdan tutunma ihtiyacı hissederler. Bir bakıma yeni çevrede ve aşina olmadığı bir toplumda kendilerini kanıtlama çabası içine girerler. Büyük şehirlerde yaşayan insanlar gibi eğitim alamadıkları için ya da eğitim seviyeleri düşük olduğu için işçi sınıfında kendilerine yer bulurlar. Bunu başarmak için de yaşadıkları endişeler, kaygılar ve bazen de depresif ruh hali onları oldukça etkilemektedir. Bununla birlikte barınma konusunda da zorluklar yaşama olasılıkları vardır.
            Bir örnek vermek gerekirse kültürel açıdan baktığımızda, iki kesimin arasında kadınlara karşı olan tutum ve düşüncelerde fark bulabiliriz. Kırsal kesimden gelenlerin kadının yeri ve rolü için geleneksel bir tutum içinde olduğu görülmektedir. Eğitim alanında olsun, iş alanında olsun hala eşitlikçi bir algıya sahip değildirler. Bunun tersine büyük şehir insanı ise kızların okutulmasında ve bir meslek sahibi olma konusunda destekleyicidirler. Bunun dışında yaşam tarzlarındaki farklılıklar da göze çarpmaktadır. Herkes ailesinden gördüğü gelenek ve göreneklerle yaşamlarını sürdürmeye devam eder. Yetiştirilme tarzı, aile ilişkileri ve eğitim durumlarının farklı olması da hayata bakışlarını, algılarını ve tutumlarını oldukça etkiler. Boş zamanları değerlendirme veya sosyal aktivite seçimleri bile farklılıklar gösterebilir.
            Sonuç olarak kırsal kesimden gelenlerin yeni bir çevrede, farklı olabilecek değerler ve görüşlerle yaşama ayak uydurması tabi ki kolay değildir. Aynı şekilde büyük şehirde yaşayanların da kendileriyle benzer kültürel özelliklere sahip olmayan insanlarla aynı şehri paylaşması bir takım zorluklara sebep olabilir. Sürekli etkileşim içinde olunması ve yaşam koşullarına ayak uydurulması sebebiyle o kentin kültürüne göre zaman içinde uyum sağlamaya başlarlar. Önemli olan da bireylerin kendi değerlerine, gelenek ve göreneklerine saygı göstererek yaşamlarını devam ettirmesidir.
Uzm. Psikolog Nazlı Tuğçe Başıbüyük

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.