Terk Edilince Neden Boşluğa Düşeriz?

Terk Edilince Neden Boşluğa Düşeriz ?

Bir süredir birlikte olduğumuz kişi artık ilişkiyi bitirmek istediğini söyler ve ayrılık çanları çalar… Peki, ayrılık sonrasında bu süreç bizim için nasıl geçer? Hayatımıza kaldığımız yerden devam edebiliyor muyuz, yoksa geçmişe takılı kalıp şu anı yaşayamıyor muyuz? Sürekli bir eksiklik hissi içinde miyiz?
            Her ayrılık üzer, can yakar. Önemli olan terk edilme sürecini en hasarsız ve sağlıklı bir şekilde atlatmaktır. Ayrılık sonrası, çoğumuz kabullenme sürecine gireriz. Artık bir ilişkimizin olmadığını, sevdiğimizden ayrıldığımızı ve onun tarafından terk edildiğimizi idrak etme dönemini içimizde yaşarız. Terk edilmiş olmanın verdiği acıyla kafamızdan bir takım düşünceler geçer. Neden terk etti? Beni sevmiyordu demek. Yanlış bir şey yapmış olmalıyım. Onsuz hayat nasıl geçecek? Çok yalnızım… Bunlar düşüncelerden sadece bir kaçıdır. Herkes ilişkisinden sonra bir süre boşlukta kaldığını hisseder. Aslında bu da normal bir durumdur çünkü hayatımızda alıştığımız ve belli bir düzende giden ilişkinin bir anda bitmesi hayatımızı etkiler. Ama özellikle ilişki sırasında bütün zamanını sevdiğiyle geçiren, sosyal hayatını sadece onunla sınırlı tutan ve ilişkisine yüklediği anlamdan dolayı bu süreci çok zor atlatanlar da vardır. Aynı zamanda ilişkideyken bir gün ilişkimizin bitebilme ihtimalini hiç düşünmemiş olmak da terk edilince şok etkisi yaratıp boşluk hissini daha ağır hissetmemize neden olabilir. Geleceğe dair hayaller, sevdiğimizle alakalı aldığımız kararlar bizi farkında olmadan ona daha da çok bağlar. İlişki bitince ve terk edilince, bir anda hayallerimizin altüst olduğunu görmek canımızı acıtır, güvenimizi yerle bir eder.
            Bu durumları kimisi daha hafif atlatırken kimisi ise ağır şekilde yaşar. Terk edilmeyi kendisi için bir tehdit olarak algılayanlar depresif belirtiler gösterebilir. Bir anda kendini dış dünyaya kapatabilir. Bütün gününü eve kapanmış ağlayarak geçirebilir. Durumu kabullenişleri de bir o kadar zordur. Aynı zamanda terkedildiği için eski partnerinin daha ulaşılamaz olduğunu algılar ve çekici bulur. Bu gibi durumlarda kişinin çocuklukta, ailesiyle olan ilişkisi önemli rol oynar. Eğer anne-babayla güvenli bir ilişki kuramamışsa ve reddedilmiş ise terk edilmeye karşı daha duyarlı olabileceğini görebiliriz. Bunun dışında herkese karşı daha tahammülsüz ve öfkeli davranışlarda bulunabilirler. Bir zamanlar en güzel ve özel anları yaşadığınız kişi ortadan kaybolunca kurulan hayaller de boş çıkıyor. Yüzüstü bırakıldığımızı düşünüp hem kendimize hem de çevremize karşı öfkelenebiliriz.
            Ayrılık sürecini atlatmak tabi ki kolay bir süreç değildir. Hele ki karşımızdakine hala yoğun bir şekilde duygularımız varsa ve o bizi terk etmişse çok zor gelir. Böyle bir durumda yapılabilecek en iyi şeylerden biri eve kapanıp ağlamak yerine dışarı çıkıp sosyalleşmektir. Zamanınızı birlikte geçirmekten zevk alacağınız aile üyeleriyle veya arkadaşlarınızla bu zorlu süreci geçirebilirsiniz. Mümkün olduğunca da içinizde kalmış duyguları onlarla paylaşmaktan çekinmeyin. Üzüntüyü, öfkeyi ve huzursuzluğu paylaşmak sizi de ruhsal açıdan rahatlatmaya yardımcı olacaktır.
Bunun dışında yapmaktan zevk aldığınız aktiviteleri yapmaya kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Ama en önemlisi bu yüzden kendinize güveninizin kırılmasıdır. Terk edildiğiniz için sevilmeye layık biri olmadığınızı düşünmenize ya da onsuz bir daha eskisi kadar mutlu olamayacağınıza inanmanıza asla izin vermeyin. Ayrılığın vermiş olduğu duygu yoğunluğu nedeniyle bilinçaltı olumsuzu görme de daha etkin olduğu için düşüncelerimiz çarpıtılmış olabiliyor. Zaman her şeyin ilacıdır… Zamanla her şeyi teker teker yoluna koyduğunuzu gördüğünüzde eski motivasyonunuz gelecektir. Eğer tek başınıza bu sürecin üstesinden geleceğinize inanmıyorsanız her zaman yetişkin terapi ve ilişki terapisinden destek alabilirsiniz.
Uzm. Psikolog Nazlı Tuğçe Başıbüyük

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.