Bilinçte Doğal Değişimler

Bilinçte Doğal Değişimler

Uyanık ve dikkatli olduğumuz zamanlarda bile çevremizde olup bitenlerin bir kısmının bilincindeyizdir. Aynı anda dış dünyadan 5 duyumuzla algıladığımız pek çok uyarana ve iç dünyamızdan gelen içsel duyumlara maruz kalırız. Fakat bunların hepsinin farkında değilizdir. Çünkü yaşamımızı devam ettirmek, çevremizdekilere anlam verebilmek için gelen bu uyaranların bir kısmını filtreden geçirerek seçer, diğerlerini filtre dışında bırakırız. Bilinçli olarak farkında olmadan, çok sayıda zihinsel süreci yaşar fakat dikkatimizi belirli uyaranlara yönlendiririz.
Çoğumuz bisiklet veya araba sürerken yaptığımız hareketleri bilinçli olarak düşünmeden otomatik olarak yaparız. Her seferinde aynı yoldan gidip geliyorsak, bu gidiş gelişler otomatik hale geldiyse çevremizdekilerin farkına varamayız. Eğer otomatik olarak yaptığımız hareketleri düşünerek yapmaya çalışırsak çok daha zor olduğunu görürüz.
Bazen yaptığımız işe o kadar çok kendimizi kaptırırız ki, çevremizde neler olduğunun farkına bile varmayız. Böyle durumlarda zamanın nasıl geçtiğinin farkında değilizdir, içimiz huzur ve mutlulukla dolabilir. Kendini kaptırma anları, her şeyin kusursuz olduğu, kendimizi enerji dolu ve yaptığımız şeye tamamen odaklandığımız dönemlerdir.
Bilindiği gibi Freud’a göre zihnimizin bilinçli parçası bir buzdağının görünen ucudur. İnsan davranışlarının ortaya çıkmasını sağlayan aslında bilinçaltındaki içgüdülerdir. Bunlar ancak rüyalar veya hipnoz gibi değişik bilinç durumlarında ortaya çıkarlar.
Kendini kaptırma sırasında ortaya çıkan bilinç durumları, hipnozun ortaya çıkarttığı bilinç durumlarıyla benzer özellikler taşımaktadır.
Yine bilincin doğal değişimlerinden biri de düş kurmaktır. Hipnoz, ilaçlar veya meditasyon sayesinde bilinç değişikliğine girilirken, düş kurarak da doğal olarak bilinç değişikliği yaratılabilir.
Gerçek yaşamın stresinden, baskısından kaçmak için, başka yerlerde olmaya, başka şeyler yapmaya yönelik düşler kurabiliriz. Kurduğumuz düşlerin senaryosunu biz yazar, başrole kendimizi yerleştirir ve gerçekmiş gibi duygulanabiliriz.
Yapılan araştırmalar başarı arayan kişilerin düşmanlık, rekabet, hırs, başaramama korkusu temalı düşler kurduğunu göstermektedir. Kaygılı insanlar ise kendilerine fazla zevk vermeyen, endişeyle ilgili düşler kurmaktadır.
Bazı insanlar ise kurdukları düşlerden hoşlanmakta, düşlerinde problemlerini çözebilmekte, geleceklerini planlayabilmekte ve mutlu hissetmektedirler. Düşlerinde endişe veya suçluluk yoktur.
Bazı psikologlar düş kurmanın, hayatta elde edilemeyen arzu ve isteklerin karşılanamadığı durumlarda gerçeklerden kaçış olduğunu ileri sürmektedir.
Bazı psikologlar ise düş kurmanın yaratıcılığın ve bilişsel becerilerin oluşumunu sağladığı görüşündedir. Düş kurmanın insanların zor durumlarında dayanma gücü verdiğini, içsel gerginliği ve kişideki saldırganlığı azalttığını, aynı zamanda bilgiyle başa çıkmanın bir yolu olduğunu savunurlar.
Yaşamımızın neredeyse üçte birini geçirdiğimiz uyku dönemleri ve gördüğümüz rüyalar da bilincimizin diğer doğal değişim süreçleridir.
Uzm. Psikolog Semra Evrim

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.