Transseksüalite

Transseksüalite

2-3 yaşında başlar cinsel kimliğimizi keşfetmemiz… Cinsel  kimlik bozukluğu olan kişiler daha bu küçük yaşlarda kendilerindeki farklılığı keşfetmeye başlarlar.Cinsel kimlik erkek çocuğunun annesinden ayrılması ve babayla kendii özdeşleştirmesi ile ,kız çocuğunun anne ile kendini özdeşleştirmesi ile oluşmaya başlamaktadır. Ergenlik dönemi genel olarak yolun net bir şekilde ayrıştığı nokta olmaktadır. Transeksüeller Biyolojik kimliği cinsel kimliğine uymayan kişilerdir. Ne bir hastalık ne bir bozukluk ne bir tercihtir… Bu durumun doğuştan geldiği bilinir ancak çevresel ve gelişimsel faktörler de oldukça etkilidir. Kişinin kendisini karşı cinsiyette algılaması, biyolojik özelliklerinden aşırı derecede rahatsızlık duyması,karşı cinsin cinsiyet özelliklerine sahip olmak istemesi ile özdeşleşmiş bir cinsel kimlik sapması durumudur. Kademeli olarak gelişen bu durum her kademede farklı çevresel ve gelişimsel faktörden etkilenir. Aile içindeki ilişkiler ev içindeki huzur ve güven ortamı,ilişkiler aile içi şiddet, çocukluk çağı travması etiyoloji üzerinde önemli  bir rol oynamaktadır. Erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görülmektedir.
Ülkemizde transseksüel kişiler genellikle cinsiyet değiştirme girişimi üzerine psikiyatri kliniklerine başvurmaktadırlar. Yaygınlık oranı henüz araştırılmamıştır ancak yapılan incelemelere göre cinsiyet değiştirme ameliyatlarına başvuran kişilerin yaş ortalaması 25.6 olarak bulunmuştur.
Bireyin kendilik algısı ve kimliğinin ana hatları olan cinsel kimlik erken çocukluk dönemlerinde oluşmaya başlamaktadır. Çocuğun anne ile erken dönem ilişkisi ve baba ile pre-ödipal dönemde oluşması gereken ayrışma ve çocuğun kendi kimliğini alması eğer ki sağlıksız bir biçimde olmuş olabilir ve bu da yine cinsel kimlik kargaşasına yol açmaktadır.
Transeksüel kişilerde cinsel aktif olma durumları çeşitlilik göstermektedir. Heteroseksüel, homoseksüel, aseksüel ve biseksüel cinsel yönelimleri olabilmektedir.
Bu kişilerde genellikle psikiyatrik eş tanı gelişir. Kişiler farklı olduklarını düşünür ve bu durumu sadece kendilerinin yaşadıklarını düşünerek bunalıma girebilirler. Anksiyete, depresyon eş tanısının yanında madde kullanımının da yaygın olduğu görülmektedir.Bunların yanında çeşitli kişilik bozuklukları da eşlik edebilmektedir; Borderline Kişilik Bozukluğu, Paranoid Kişilik ve Narsistik Kişilik yapılanabilmektedir. Bu kişilerin büyük bir kısmında hayatlarının en az bir döneminde intihar düşüncelerinin olduğu gözlenmiştir.
TEDAVİDE AMAÇ CİNSEL KİMLİĞİ DEĞİŞTİRMEK DEĞİLDİR.
Kişilerin toplum tarafından gördüğü aşağılanma ve eleştiri üzerine geliştirdiği ruhsal bunalımla baş etmesine yönelik psikoterapi uygulanmalıdır. Çocukluk döneminden bugününe kadar getirdiği hikaye alınır ve zayıf noktalar, kırılma noktaları üzerine konuşulur. Mevcut olan herhangi bir sosyal destek var mı, kişi hayata daha kolay nasıl devam edebilir, gelecek kaygısı ve zorlukların üstesinden ne şekilde daha kolay gelinebileceği üzerine konuşulmalıdır.
Uzm.Klinik Psikolog Sinem ÖZER

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.