İşkolik Eşler

İşkolik Eşler

Özellikle erkeklerde görülen iş bağımlılığı (işkoliklik) eşleri ve aile hayatlarında tam bir kabus olarak tanımlanıyor. Kadınlar eşlerinin ilgisizliğinden asosyalliğinden eve iş getirmesinden sohbet ederken bile aklında iş olduğu için dinlediklerine odaklanamamasından şikayet ediyor. Arkadaşları hafta sonu planları yaparken, çocuklarıyla ya da baş başa aktiviteler için organize olurken kendilerinin tekdüze hayat yaşıyor olmasından ötürü doğal bir tepki olarak eşleri ile kavga etme yoluna başvuruyor ya da içlerine kapanıp bu hayat tarzını benimsemeye çalışıyorlar.

İşkolikler genellikle zeki ve işlerinde belli bir başarıyı yakalamış kişilerdir.
Kendilerine ve ailelerine vakit ayırmazlar ancak onlar sadece ailelerine zaman ayıramadıklarını düşünürler.
İşkolik olduklarının farkında değillerdir.
Mükemmelliyetçi bir kişilik yapısına sahiptirler.
Çevreleri tarafından sürekli işe ayırdığı vaktin azaltılması gerektiğini duyarlar.
Sosyal aktivitelerini, kendileri ile alakalı faaliyetleri, diyeti egzersizi sürekli ertelerler.
Eve iş getirirler.
Depresyon kaygı sosyal izolasyon gibi psikolojik rahatsızlıklarını işte zaman geçirerek yenmeye çalışırlar.
Yoğun stres ortamında sık vakit geçirdikleri için öfke kontrol problemi yaşıyor olabilirler.
Bu kişilerde kalp ve yüksek tansiyon hastalıkları yaygın görülür.
İşkolik eşe sahip olan bireylere tavsiyeler
Çok sık göremediğiniz eşinizi gördüğünüz anda şikayetlere başlamayın. Halini hatrını gününün nasıl geçtiğini sorun.
Çocuklarınızı gece geç saate kadar sizinle oturmalarına izin vermeyin ev içinde karı- koca baş başa zaman geçirebileceğiniz saatler yaratmaya çalışın.
Neden hep ben çabalıyorum diye düşünmeyin. Unutmayın eşiniz sizin en değerliniz ve şu anki sorunun farkında bile değil. Kısa vadede değil ancak uzun vadede onun sağlığını olumsuz etkileyecek bir bağımlılığı var ve onun elinden tutmaya çalışmak bir bakıma sizin göreviniz. Unutmayın siz çabalayacaksınız ama meyvesini de siz yiyeceksiniz.
Eşinizle ortak alan yaratmaya çalışın. Ona daha fazla hitap edecek bir aktivite olmasına özen gösterin. Mesela spor salonu üyeliği alarak başlayabilirsiniz ya da tuttuğu takımın maçına iki bilet alın…
Ajanda oluşturun. Pazar günlerinizi ortak sosyal paylaşım günü yapabilirsiniz. Herkes istediği aktiviteyi yazmakta ve haftalara bölüştürmekte serbest olmalı. Hafta içinde televizyonu kapatıp bir saat sohbet zamanı çalışması yapabilirsiniz.
Duygularınızı ona açmayı deneyin. Sürekli şikayet etmeyin demiştim ancak duygularınızı içe atarak siz de yıpranacaksınız. Alın karşınıza ve ona duygularınızdan bahsedin…’Yalnızım, mutsuz hissediyorum, sıkılıyorum, seni çok özlüyorum’ gibi.
Gün içinde onu arayıp randevulaşın. Ya da akşama ne yemek istediğini sorun, birlikte yemek yapma teklifi sunun. Evliliğin aşkı öldürmesine ve rutinleşmesine izin vermeyin.
Ortak kurallar belirleyin. Eve iş getirilmeyecek, akşam ailece yemekteyken iş telefonlarını açmayacak (gerekirse daha sonra dönebilmek üzere).Mesaiden sonra ‘toplantı’ diye adlandırdıkları iş sohbeti ortamlarına gidilmeyecek.
Kurala uymayan bir bedel ödesin. Cezalandırma çalışmaları yapın. Bu herkes için geçerli olmalı… Sizin için ve çocuklar için de aynı kurallar geçerli elbette.
Bağımsız bireyler olduğunuzu unutmayın, haftanın belirli bir günü o arkadaşlarıyla siz de kendi çevrenizle vakit geçirin.
Bu durumla her şeye rağmen baş edemiyorsanız bir evlilik terapisi almanızı öneririm. Aile ve çift terapistliği alanında başarılı olan bir psikolog seçimi yapmanız faydalı olacaktır.
Uzm.Psk.Sinem Özer

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.