Histrionik Kişilik Bozukluğu

Histrionik Kişilik Bozukluğu

Böyle bir kişilik bozukluğuna sahip kişiler; çevresiyle iş birliği yaparlar ve kendisine her zaman yardım edilmesini isterler. Duygusal açıdan derin duygular beslemezler, sığdırlar ya da samimi değildirler. Kişi karşısındaki ile konuşurken sanki rol yapıyormuş gibi konuşur. Aşırı derecede süslü, alımlı, göz alıcı, çok renklidirler. Yüzeysel olarak bakıldığında albenileri vardır. Davranışlarıyla bağımlılık gösterirler. Toplumda görülme sıklığı %2-3 arasıdır. Kadınlarda daha sık görülür.
Histrionik kişilik bozukluğu olan kişiler genellikle küçük yaşlarda kişiler arası ilişkilerindeki güçlüklerin çözümleri rol yaparak çözülmüştür. Bu kişilerin mesafeli duran, hoşgörüsü olmayan bir babası ve ayartıcı şekilde davranan, kışkırtıcı bir annesi vardır.
Histrionik kişiler başkalarıyla ilk karşılaştıklarında onları çok kolay etkilemeyi başarırlar. Duygu ve düşüncelerini kolaylıkla ifade edebilir, dikkati çok kolay kendi üzerlerine çekebilirler. Davranışları sanki tiyatroda rol yapıyor gibidir. Kullandıkları sözcüklerde ifade ettikleri duygular da derin ve gerçek değildir, adeta bir taklitmiş gibi görülür. Bunun yanında kaprislidirler. Kolay tahrik olur ve engellenmeye, geciktirilmeye, hayal kırıklıklarına gelemezler.
İlişkilerinde yardımsever ve dost tavırlar gösterirler. Cinsel yönden kışkırtıcıdırlar, çekiciliklerini pazarlarlar. Eğlenceye düşkündürler. Övgüye de çok meraklıdırlar. Histrionik kişilik bozukluğuna sahip kadınlar; cezbedici ya da cilveli tavırlar gösterirler. Erkekler ise; fırsat buldukça baştan çıkartıcı olurlar ve başkalarını övmede çok cömert davranabilirler. Histrionik kişiler cinsellik söz konusu olduğunda dikkat çekmek konusunda çok rahat davranırlar fakat olay ciddiye binince olgun olmayan biri gibi şaşkın ve kuruntulu davranırlar.
Histrionik kişiler ilişkilerinde iyi bir başlangıç yapsalar da ileriki zamanlarda gerginlik yaşandığında duraksar ve geri çekilirler. Kendilerini arkadaş canlısı ve girişken görürler fakat aslında iç görüden yoksundurlar. İçlerindeki kusurları ve kargaşayı göremezler ya da görmek istemezler. Sanki içi boş organizmalar gibidirler. Yani kendi içlerinden geldiği gibi değil de dışarıdan gelen dış uyaranlara göre davranırlar. Başkalarının ne söylediği, ne düşündüğü, ne hissettiğine göre davrandıkları için kendi düşünce ve duygularına göre davranmayı öğrenemezler. Yüzeysel davranma şekillerini zorlayacak insanlardan, düşüncelerden ve aktivitelerden kendilerini uzak tutarlar.
Birçok insanın ilgi görme, teşvik edilme ve kabullenilme istekleri vardır fakat histrionik kişilerin bu istekleri bitmek bilmez, bir türlü doyum sağlayamaz. Eğer ilgi çekemez ve kabul görmezler ise; bu kendilerinde kaygıya yol açar. Başkalarının onlara karşı olumlu ya da olumsuz bir tavır ortaya koymaları histrionikler tarafından bir reddedilme olarak algılanır ve kişide boşluk, değersizlik duyguları oluşmasına neden olur.
Kendilerini başkaları yerine koyamazlar yani empatiden yoksundurlar. Başkalarının etkisi altında kolayca girebilirler. Daha çok önsezilerine ve o an içlerinden nasıl davranmak geliyorsa öyle davranırlar. İnsanlardan kabul görmek için başkalarına göre davranırlar. Gerçek kendileri ile toplum önünde sergilediği kendileri birbirinden ayrıdır.
Kendilerini tanımlarken: ‘’ ben çok duyarlı bir insanım, herkes beni beğenmeli ve bağrına basmalı’’ diye tanımlarlar. Dış dünyaya bakış açıları ise; ‘’hayat benim sinirlerimi yıpratıyor bu yüzden bana özel bir ilgi gösterilmesi ve düşünceli davranılması gerekiyor’’ diye düşünürler.
Psikolog Duygu YAKUPOĞLU

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.