Nişanlılık Dönemi Psikolojisi

Nişanlılık Dönemi Psikolojisi

Nişanlılık Dönemi çiftlerin evlenmeden önce birbirlerini daha iyi tanıdıkları, ailelerin tanışıp ilişkileri ilerlettiği dönemdir. Evlilik hazırlıkları, çiftlerin oturacağı ev ve içine alınacak eşyalar, kızın çeyizi ve bohçası erkeğin bohçası, düğün mekanı, düğün hazırlıkları,iki tarafın istekleri arzuları bu dönemde konuşulur ve yapılır. İki sevgiliyken çiftler birbirlerinin daha az yanını görüp buna göre birbirleri hakkında fikir sahibi olurlar. Uzun yıllar ilişki yaşayan çiftler bile birbirlerinin asıl özelliklerini nişanlılık hatta evlilik evresinde görürler. Kişi aile ortamında nasıl davranıyor,anne-baba ilişkisi ne şekilde ,akrabalarına karşı tutumu nasıl, ev içinde nasıl hareket ediyor, komşuları, iş çevresi ile arasındaki ilişki nasıl…Bütün bu cevaplar nişanlılık evresinde biraz biraz ortaya çıkıyor.
Günümüzde nişanlı dahi olmayıp sırf iki sevgiliyken bile aynı evde yaşayan insanları görürüz. Yazıda yazdıklarım bu tarz ilişki yaşayan insanların dışında kalanlar için olacaktır.
Uzun yıllar iki mükemmel sevgiliyken iş ciddi bir boyut alıp, partnerinin gerçek karakterini saf ve %100 şekilde görünce kişi ‘acaba mı?’ sorusunu kafasında üretip bunun üzerine düşünebiliyor. Tabii ki çok zor bir karar… Bütün bir ömrünü geçireceğin insandan emin olmak, ileride çocuklarına annelik-babalık yapacak olan kişiyi seçmek doğru kararı mı veriyorum diye düşünmek kişilerin en doğal hakkıdır ve bu bütün çiftlerin evlilik sürecinde mevcuttur.
Evleneceği insanı iyice tanıdıktan sonra alınan düğün tarihine yönelik hazırlıklar başlar. Kişi her iki anne ve babanın da gönlünü yapmaya çalışırken bir yandan da partnerinin istek ve arzularına karşılık vermeye çalışır. Karşı tarafın ailesini benimseyemeyen ve ters düşen kişi durumu gözden geçirmeli ve dengeyi kurmalıdır.
Özellikle erkekler için nişanlılık evresi hem maddi hem manevi açıdan daha sıkıntılı bir süreç anlam ifade eder.Erkekten beklenen bazı toplumsal gereklilikler mevcut..Erkek düğün yapar, erkek ev alır, erkek evin içini yapar, hanımına bakar, kadına belli başlı takıları hediye eder, mehir verir… Kendi ayakları üstünde duramayan erkek babasının ve diğer akrabalarının yardımlarıyla bu ihtiyaçları karşılamaya çalışır.Aynı zamanda geçmişte yaşadığı özgür hayatı sınırlayan bu evrede arkadaşlarıyla geçirdiği eğlenceli vakitlere karşı özlem duyabilir. ’Evlilik bana göre mi?’, ’Yaşım henüz erken mi acaba, daha çok fazla bekar arkadaşım var!’, ’Böyle iyi bir insanı bir daha bulabilir miyim?, ’Para kazanmaya yeni başlamıştım böyle büyük bir sorumluluğun üstesinden gelmeye çalışmak yerine gezip tozsam daha iyi değil mi?’, ’Yuva kurmak kadar güzel bir şey daha var mı, tek başına bu hayat çekilir mi? ’gibi ikilemler yaşayan erkeklerde nişan atma  eğilimi oldukça sık karşımıza çıkmaktadır.
Kadınlar içinde oldukça zor geçen bu süreçte akıllarda şu sorular  dolanır durur;’ doğru insanla mıyım,ilk başta tanıdığım insanla şu anki çok farklı, acaba şu özelliğini evlenince değiştirebilir miyim?, Sevgiliyken kızdığım zaman resti çekip gidebiliyordum evlenince bunu yapabilecek miyim, yuvam dağılır mı?’.İki tarafın ailesi arasındaki ilişkileri dengede tutma görevi  büyük oranda kızın görevidir. Genellikle iki annenin karşılıklı iletişimde bulunduğu bir dönem olduğu için kız hep objektif ve iyi niyetli olmalıdır.
Öncelikle nişanlanıldı diye evlenmek gibi bir mecburiyetin olmadığı çiftlere hatırlatılmalıdır.Zaten bu evre çiftlerin karar vermesi üzerine yapılandırılmış bir dönemdir.Çiftler birbirlerini ve birbirlerinin ailelelerinin sevmedikleri özelliklerini değiştirebilecekleri inancında olmamalıdırlar. Onları bu şekilde kabul edip edememeleri üzerine yoğunlaşmalıdırlar. Çünkü insanları olduğu gibi kabul etmeyip değiştirmeye çalışmak sadece ve sadece o kişiyi yorar ve çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanır. Evlenecek olan çiftler aileleleri hakkında objektif davranmalı, hakimiyet kurmaya çalışmamalıdırlar. Boş yere yapılan tartışmalar nişan atma noktasına kadar getirebilir. En küçük bir problemi dağ haline getirmenin bir anlamı yoktur.Her iki tarafında birbirine karşı anlayışlı ve özverili olması ilerde kurulacak olan mutlu bir yuvanın zeminini oluşturacaktır.
Uzm.Klinik Psikolog Sinem ÖZER

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.